Lokeren ve Helsinborg gibi gözden uzak, gönülden ırak takımlarda top koşturduktan sonra asıl patlamayı Heerenveen formasıyla geçen sezon yaptı. Zaten Graziano Pelle Güney Avrupalı forvet hasretini yeterince dindirirken; 31 maçta attığı 24 golle Eredivisie'nin Kuzey Avrupalı forvet hasretine bir son verdi Finnbogason. Afrika esintisi Wilfred Bony'den söz etmeye bile gerek yok... Gol krallığının ilk 3 sırası bu isimlerle süslüydü geçen sezon.
Bu sezona geldiğimizde Finnbogason'un 11 maçta 14 gollük performansıyla Pelle'ye kafa tutar pozsiyonda ve gol krallığında lider olduğunu görüyoruz. Yoktan var ettiği goller, son ana kadar kovaladığı pozisyonlarla bezeli. Defansın arasına yaptığı koşular ve kalecilere hataya zorlayan pres gücüyle sıyrılıyor mevkiidaşlarından. Yırtıcı forvet neslinin son temsilcilerinden olan Finnbogason'u durduracak tek şey, yaşadığı talihsiz sakatlıklar olacağa benziyor. Biraz becerekli olup da gol atamayan herkesi dövdükleri Eredivisie'de piştikten sonra Avrupa'nın üst düzey beş liginden birine transfer olmasına kesin gözüyle baktığımız bu İzlandalı, Premier League'e göz kırpıyor tarzıyla...
Finnbogason konusunda kafa kurcalayan tek bir soru var;
Ronaldo, Nistelrooy, Suarez veya Van Persie geleneğinden mi yoksa fiyaskonun vücut bulmuş hali olan Afonso Alves geleneğinden mi yoluna devam edecek? işte kendisine ödenecek bonservisteki risk noktası bu soruda gizli. Sorunun cevabı ise İzlandalı genlerinde saklı...
Yolun açık olsun sarı boğa!
